Sezgisel Düşünme Nedir? Sezgisel Düşünme Size Ne Sağlar?
Sezgisel düşünme, herhangi bir konuda mantık yürütmeye gerek kalmadan edinilen bilgi türüdür. Bizim için merak uyandıran sorulara cevap aradığımız da bu konu sürekli karşımıza çıkar. Belirli durumlarda hissetmiş olduğumuz düşünceler aslında sezgisel oluşumlardır. Örneğin bir kişi ile konuştuğumuzda ona bakarken almış olduğumuz enerji sezgisel enerji ile oluşmaktadır. Bu hislere “önseziler” denir.
Bizim için sezgilerimizden faydalanmak bazen kolay görünebilir. Ancak yapılan araştırmalar durumun hiç de böyle olmadığını gösteriyor. Geçmişte yapılmış olan ve hala devam eden araştırmalara örnek verecek olursak bugün hala yapay zeka sistemlerinin bile çözemediği birçok faktöre sahiptir. Kişilerin bakış açısı, hayata olan inancı, geçmişten bugüne gelişme süreci, kariyeri ve gelece duyduğu merakı. Bunların hepsinin temelinde hiç bir sistemin çözemediği bir algı vardır.
Düşünce içerisinde düşünce oluşması ve bunun sezgisel anlamda büyümesi için beynimizin saniyede milyarlarca veriyi işleyebilmesi gerekir. Ancak beynimiz bu konuda oldukça bilinçsiz olduğu için bu sürecinde farkında olmayabiliriz. Bu denli bir programa sahip olmak ve kendimizi bu düzeyde geliştirmek için belki de birçok duygu ve düşünceyi aynı anda yaşayabilmemiz gerekir.
Kişinin kendini sezgisel konuda geliştirebilmesi için çoğu zaman yapmış olduğu araştırmalar da karşısına çıkan ilk konu Elementler ve Tarot oluyor. Bunun nedeni Tarot kartlarının vermiş olduğu cevapların bizden istenilenle örtüşüyor olmasıdır. Bir futbolcu ayağı ile vurduğu topun nereye gideceğini sezgileri ile az çok bilebilir. Daha acemi olan bir oyuncu bu konuda daha az sezgiye sahiptir.
Sezgi Nedir?
Sezgi, doğuştan değil kişinin kendisini geliştirmesi ile ortaya çıkar. Bu konuda ustalaşabilmek için yapılması gereken araştırmaları doğru noktada ve doğru kişi ile yapmaktır. Hayatımızın her alanında her ne kadar bazı düşünceleri almadığımızı sanıyor olsak da beynimiz hiç bir zaman mola vermez. Biz konu ile ne kadar alakasız olsak da beynimiz bu bilgileri bizim için depolar ve bu durumda kendimizi geliştirdiğimiz de aslında sezgisel enerjiye sahip olduğumuzu fark ederiz.
Yapay zekanın baş edemediği ve çözümleyemediği en büyük olaylardan biri de sezgisel düşünme biçimidir. Bizim için doğduğumuz günden bugüne geldiğimiz süreç içerisinde duygu anlamında yeteri kadar tecrübeye ulaşabiliyoruz. Bu süreçten sonraki geçen süre ise bizim için tecrübe dönemi olarak adlandırılır. Sadece bu süreci bilinçsiz olduğumuz da bilemeyebiliriz.
Konu ne olursa olsun çok şey bildiğimiz bir konu hakkında araştırma yapma gereği duymazken aslında o konu hakkında hiçbir şey bilmediğimizi ya da çok az şey bildiğimizin farkında olmayız. Bu da belirli konularda gelişmemizi engellerken diğer konulara geçtiğimiz de bizim için eksik bilgiler ile oluşmuş bir bilgi temeline neden olur. Bu da ilerisi için bilinçsizlik ve belirsizlik ile birlikte belirli dönemler de bizi mutsuz bile edebilir.
Okuduğumuz ya da araştırmasını yaptığımız konu ne olursa olsun edindiğimiz bilgiler ile aslında ne kadar eksik olduğumuz öğreniriz. Bunun için yapılan araştırmalar ve edinilen bilgiler bilinçli anlamda yetersizlik olarak adlandırılır ve araştırma konusu ne olursa olsun kendinizi her yetersiz hissettiğinizde aslında çok daha kesin ve net bilgiler öğrenebiliriz.
Yeterince araştırma yaptığımızda etrafımızda bulunan insanlar tarafından da fark edilen kişi haline geliriz. Bu durumda faydalı bir birey olma çabası da aslında çok iyi sonuçlar vermiş olur. Bu konuda yapılan araştırmaların da sonuçsuz kalmadığı ve rekabetin çok iyi sonuçlar doğurduğunu öğrenmiş oluruz. Tabi burada bir faktör daha devreye girer ve yine kendimizi çok iyi bilirkişi olarak tanımamamız gerekir. Kişiler ile edinilen ikili diyaloglarda bize çok faydalı olacak bilgiler sağlayabiliriz. Bu konuda kesinlikle ön yargılarımız ile değil karşımızdaki kişinin kişiliği ve statüsü ne olursa olsun onu dinlemeyi öğrenebiliriz.
Bir insan bize yalan söylediğinde bunu anlarız. Nedeni, beynimizin mikro hareketler adı ile bilinen karşımızda duran kişinin yüz ifadesini analiz ederiz. Kişi kullanmış olduğu ifadeler ile yüz hareketlerini ayrıştıramaz. Geçmişte yaşamış olduğumuz tecrübelere dayanarak kişilerin duygu ve düşüncelerini analiz ederek onların ne söylediklerini ve ne söylemeye çalıştıklarını anlarız.
İnsanlar sezgilerden daima alevlenen ve meseleleri aydınlatan bir tür kıvılcım olarak bahsetmiştir. Sanatçılar ve bilim insanları sezgiden en çok faydalanan insanlardır. Duygusal sezgisel düşünme, diğer insanların kişilik özelliklerini veya duygusal durumlarını hemen anlama yeteneğiyle ilgilidir. Kim olduklarını ya da nasıl olduklarını hiçbir şey söylemeden görebilmektir.
Zihinsel sezgisel düşünme, bir problemi analiz etmeksizin anında çözüm bulmaktır. İtfaiyeciler veya bomba teknisyenleri gibi hızlı karar almayı gerektiren işlerde çok yaygındır.
Psişik sezgisel düşünme, kişisel bir zorluğun üstesinden gelmek için çok fazla zihinsel çaba sarf etmeden en iyi yolu seçme yeteneğine sahip olmak demektir. Aynı zamanda sosyal ve işle ilgili dinamikleri anlamak anlamına da gelir. Psişik Medyumluk nedir? konusu da Psişik sezgisel düşünme alanına girmektedir.
Manevi sezgisel düşünme, aydınlanma ya da vahiy durumları ile ilgisi vardır. Bunlar bir gerçekten daha çok bir deneyimdir. Budistler, bu sezgi türünden çok söz etmekte ve ona mistik bir nitelik vermektedir.